İstanbul Boğaziçi Tatil Gezi Yerleri

boğaziçi istanbul türkiye

Avrupa ve Asya’yı ayıran Boğaz’da Karadeniz’e doğru geleneksel ve unutulmaz bir deniz gezisi yapmadan İstanbul ziyareti tamamlanmış sayılmaz. Bugün Boğaz’da her boydan, her bandıradan şilepler, yolcu gemileri, lüks gemiler, arada bir savaş gemileri, Boğaz’ın daimi sakini olan küçük balıkçı tekneleri ya da bir kıyıdan diğerine yolcu taşıyan İstanbul’un simgesi vapurları ile yoğun bir deniz trafiği yaşanmakta. Boğazı görmenin en iyi yolu kıyılarında zıg zag çizen yolcu vapurlarından biline binmek.

Eminönü’nden başlayan gezi sanki bir bayramda akraba ziyaret ediyormuş gibi sırayla Boğaz’ın Asya ve Avrupa kıyılarına uğranarak devam ediyor. Gezi, aşağı yukarı 6 saat sürüyor. Boğazın en güzel yerine tanılanan, zamanında padişahların sayfiye yen olan Ortaköy Osmanlı Dönemi’nden beri ilgi çeken bir yerleşim merkezi. Bugün Çırağan Sarayı, Kabataş Erkek Lisesi, Feriye ve cami kilise ve sinagog üçgeninde yer alan Ortaköy, çarşısı ve içindeki seyyar “entel pazarı”, hediyelik eşya dükkanları, kafeleri, barları ve restoranlarıyla İstanbul’un önemli eğlence ve alışveriş merkezlerinden birisi.

Tarabya’dan sonraki virajdan Boğaziçi’nin Karadeniz’e kavuşması ilk defa görünüyor. Buradan Sarıyer semti içlerine kadar elçiliklere ve şahıslara ait eski yazlıklar ve balık lokantaları sıralı. Sarıyer ve sonraki Rumeli Kavağı vapur seferleri ile Boğazı gezenlerin Avrupa yakasındaki son iskeleleri. Balık lokantaları ile şöhretli her iki komşu semt ve karşı kıyıda bulunan Anadolu Kavağı tatil günleri en kalabalık yerlerden, Boğaziçi bu yerleşimleri geçtikten sonra sadece yeşil koruluklarla örtülü yamaçlara sahip. Her iki kıyıda son yerleşimler Karadeniz’e komşu Anadolu ve Rumeli Fenerleri ile balıkçı köyleri.

istanbul boğaziçi

Mitolojik Geçit
Boğaziçi’nin ilk adı Bosphorus. Bu bileşik kelime “bous” (inek) ve “phoros” (geçit) kelimelerinden türetilmiş. İnek geçidi adını alması mitolojik bir öyküden kaynaklanıyor. Tanrıların tanrısı Zeust baştan çıkardığı sayısız güzel kızlardan biri olan İo”yu, karısı Hera’nın kıskanç öcünden koruyabilmek için inek biçimine sokmuş. Ama kıskanç bir kadını hiçbir şey durduramaz. Hera, İo’ya ebediyen eziyet etmesi için bir at sineği göndermiş, İo bu sinekten kaça kaça sonunda kendini Boğaz’a atmış ve yüzerek Avrupa’dan Asya’ya geçmiş. Karşı kıyıda onu bekleyen sineği ile.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir